ÇİÇERO / CICERO film incelemesi

ÇİÇERO / CICERO

Uzun bir aradan sonra geldim. Okumayı sevmeyen ülke olarak yine de yurtdışında okuyanlar var. Şimdi yılın ilk yazısı elbette film incelemesi olacaktı. 

Tarihe meraklı birisi değilimdir ama gizemli işlerin olduğu filmler işin içindeyse izlerim dedim. Malum mars group ile film çeken bir çok isim kavga edince vizyonda gerçekten bilet parasına değecek ayrıca bana hitap edecek bir film zor buldum.

Filme geçersek yapımcı bir kere Mustafa Uslu. Bildiğim kadarıyla Ayla ve Müslüm gibi Türkiye'de ses getiren filmlerin yapımcısı. Yönetmen ise Serdar AKAR. Oyuncu kadrosunda ise tanıdığım iki kişi var sadece : Erdal BEŞİKÇİOĞLU ile Burcu BİRİCİK.

Filmin konusu ise  İkinci Dünya Savaşı'ndaki Nazi Almanyasına ajanlık yapan aslen Arnavut ama Türk vatandaşı olan Elyasa Bezna (İlyas BAZNA) 'nın hayatından kesit.
Küçükken arnavut birliğine onu çalıştıran işgalcileri ele vererek ilk ajanlığını görüyoruz.
aradan yıllar geçiyor güzel sesli ilyası ankarada yugoslavya büyükelçiğinde arya okurken görüyoruz. ama asıl görevi garsonluk. ve ilgilenenler olur uşaklık için.
İngiliz büyükelçinin uşaklığı için gayet uygun aday olduğu için işe alınır. İngilizce bilmediğini söyler. Bunu bilen ingilizler ise ikinci dünya savaşı ile ilgili konuları onun yanında gizlemeden konuşur.
Gizleseler bile ilyas her şeye ulaşır. ulaştığı belgeleri alman büyükelçiğine satmaktadır. başta güvenmezler ancak sofya bombardımanı sonrasında führerin bile bu ajandan haberi olur.
tabi ilyas alman konsolosluğunda çalışan bayan kapp ile gayet iyi ilerleyen bir ilişkiye sahiptir. kapp , ilyas'ın ajan olduğunu bilmiyordur. ve kapp'a moyliş denen bir diplomat asılmaktadır.
Tabi bu arada führer emri ile aryan ırkının temizliğine yönelik programlardan biri olan T4 programı yayınlanır. Bütün alman çalışanlar ailesindeki herkesin bilgisini vermektedir.
Kapp'ın ise down sendromlu bir çocuğu vardır. Çocuğunu kurtarmak için her şeye göğüs gerecektir. İngilizler belgelerini sızdıran ajanı ararlar. İlyas ise sevdiği kadını ve çocuğunu kaybetmemek için çok riskli belgelere ulaşmaya çalışır.
Zaten olaylar bu noktadan sonra birbirine bağlanarak çözülmeye çalışılacaktır. İlginizi çekti ise izleyin derim. Tabi filmde Türkiye'yi savaşta kendi yanlarında savaşa girdirme planları dış güçler tarafından güzelce gösteriliyor.
Film daha önce ankara casusu çiçero ve yurtdışında ise 5 fingers adında çakilmiştir. Yani ilk değil bu film. hatta kendisi casusluk anılarını yazdığı bir kitap piyasaya sürerek para kazanır. 

                                                                                                                           Peki film ne kadar gerçekte yaşamış ilyas baznayı yansıttı?
-ilyas bazna nın hayatında dair casusluk öncesi çok bir bilgi yok sadece fransada bisiklet çaldığı için hapse girmiş ve alman konsolosluğundan kovulmuş. ama filmde hiç güvenlik sorunu olmadığı için işe alıyorlardı.
-film boyunca ilyas aldığı paralarla hiç yatırım yapmıyor gibi ama gerçekte araba, ev, lüks bir hayat yaşamış.
-gerçekle alakalı değil ama filmin sonuda ilyas'ın casus takımı gösteriliyor. ancak bu karakterler filmde sadece bir sahnede görünmüş silik tipler.
-gerçekte roosvelt, churchill ve ismet paşa arasında gerçekleşen gizli görüşme Kahire'de yapılmış. ama filmde adana olarak gösteriliyor. Neden??
-filmde almanlar ilyas'ın getirdiği belgelere güvenerek hileli belgelerdeki yanlış gösterilen bölgeye asker çıkarıyorlar. ancak gerçekte ilyas'ın belgelerini önemsemedikleri ve kendilerine güvendikleri için ters köşe oluyor. nazi almanya'sı çöküyor.


Sırada Filmin Eksileri ve Artıları dersek 

Önce eksilerinden bahsedeceğim.
-Filmde ses ile kim ilgileniyorsa acilen iş değiştirip hayalindeki işe odaklanmalı.
-Bazen karakterler yarı Türkçe yarı İngilizce yarı Almanca yarı bilmem ne çok kötü diyalogları vardı
-Arya söyleyen insan olan ilyas karakteri nefes almadan söyledi ağzını açmadı leş gibi bir performans hiç beklemezdim
-(!) [Spoiler alert ] Film boyunca savaşın gidişatını değiştirecek bir hamle bekleniyor ve o sahne kapanışta veriliyor. yani savaş nasıl değişti, o yanlış çıkartma sonrası kime ne oldu... ucu açık kaldı yani tarih bilmeseniz ne oldu bundan sonra der kalırsınız.
-bir tane vurulma sahnesinde 5-6 adım uzakta olan adam vurulduktan sonra döne dolaşa vuran kişinin yanındaki sandalyeye sendeleyerek oturuyor. o an filme inancım kalmadı.
-Adolf hitler'i oynayan kişiyi görünce gülesim geldi. Abinin suratından zerre kötülük yansımıyordu.

Yeterince filmden soğuduysanız biraz da burayı okuyun.
-Dönem filmlerinde dikkat ettiğim kostüm olayı çok iyiydi.
-kostüm konusu derken yani giysiler insana gerçekten normalde giyildiğini, yeni dikilmiş gibi karton durmuyordu.
-Ses ne kadar kötüyse görüntü o kadar iyiydi. Hayran olduğum manzaralı, çok hoş renkli görüntüler vardı.
-(!) [spoiler alert] WW2 filmleri genelde yahudilere yapılan eziyet, şiddet, yaşam mücadelesi üzerine oluyor. Hepsi değil tabi. Bu filmde T4 programı ön planda tutulmuş. Ve hafif duygulandırdı.
-mekanlar muhteşem olmuş, dönem arabaları çok iyi duruyordu.
-Müzikler o kadar iyi gidiyordu ki sahnelere.
-kötü oyunculuk görmedim ben açıkçası.

Şimdilik bu kadar

see ya!




Yorumlar